MAKALE

Yayın Tarihi: 25.12.2017 Pazartesi 16:35:00

Süper okside suyun gıda sektöründe kullanımı

Mehmet Baki Asutay

Süper okside suyun gıda sektöründe kullanımı

Eski köye yeni adet, nano teknoloji super okside suyun gıda sektöründe kullanımı

Bu mucize ürünün; bakteri (sporlular dahil), virüs ve mantarlara karşı etkili olduğu, ayrıca hastane mikrobu olarak bilinen MRSA’yı da yok ettiği, lejyonellaya ve biofilme karşı da etkili olduğu, başta Almanya olmak üzere ABD ve İngiltere gibi ülkelerde çok sayıda çalışma yapılarak kanıtlanmıştır.



Nereden çıktı bu teknoloji demeyin, atı alan Üsküdar’ı geçti bile, biz halen yarışı gerilerden takip ediyoruz. Her ne kadar aklımız başımıza sonradan gelse de bu işe gönül veren insanlar var. Malum, elin oğlu çalışıp, araştırıp yeni ürünler, icatlar üretiyor, biz de “vay anasını ne güzel yapmışlar” deyip dünya para vererek alıp kullanıyoruz. Tabii, her ürün için geçerli değil, baksanıza büyüklerimiz “Yeni icat çıkarma, eski köye yeni adet mi getiriyorsun”(!) deseler de, EVET bu teknoloji son 5 yıldır ülkemizde kullanılmakta. Özellikle gıda sektöründe Süper Okiside Su kullanımı (cihaz ve ürün olarak) gün geçtikçe artmaktadır.

Kısaca Nanoteknoloji; atomların ve moleküllerin en küçük birimlerini ifade etmek ve maddeyi atomik boyutu ile kontrol etmek amacı ile kullanılmaktadır. Atom üstüne atom koyarak yeni maddeler oluşturmayı ve mevcut maddelerin moleküler yapısını değiştirerek yeni maddeler oluşturma çalışmalarını içermektedir. Eğer doğadaki atomik dizilim taklit edilebilir ya da kopyalanabilirse atomlar hareket ettirilebilir ve böylece birçok farklı madde oluşumu sağlanabilir. Bu düşünce günümüzde nanoteknolojiye olan ilgiyi artırmakla beraber bu alandaki çalışmaları da hızlandırmıştır. Birçok dalda mevcut sınırlar kaldırılabilir ve kömür gibi bir maddenin molekülleri değiştirilerek elmas elde edilebilir. ‘Nano’ kelimesi kök olarak Yunancadan gelmekte ve cüce anlamında kullanılmaktadır. Bir Nanometre (nm) metrenin milyarda biri kadar bir uzunluğa sahiptir ve teorik olarak milimetrenin de milyonda biri kadar bir uzunluktur.



Nanoteknoloji nerelerde kullanılır?

Nanoteknolojinin alanı oldukça geniştir ve genişlemektedir. Günümüzde fizik, kimya, biyoloji, bilgisayar, malzeme bilimi, elektronik gibi alanlarda kullanımının yanında, tıp alanında da oldukça çarpıcı gelişmelere imkan sağlamaya başlamıştır. Gelişmekte olan bir teknolojidir, kısıtlı sayıda uygulamaları olsa da gelecek adına çok daha geniş yelpazelere yayılacağı ortadadır. Bu teknolojiyle üretilebilecek birçok mikroskobik aygıtlar belki de damarlarımızda dolaşacak ve birer uzman gibi tedavi sağlayacaklardır. Nano boyuta sahip yapıların fiziksel özelliklerinin anlaşılması ile yeni bir nanoskopik dünya ile bir köprü kurulabilir.

Nanomateryallerin üretimi ile birlikte çok daha dayanıklı ulaşım araçları ve kirlenmeyen, paslanmayan eşyalar; hatta kendi kendini temizleyen giysiler üretilebilecektir. Gelecekte en büyük sorunlardan biri olacak olan kullanılabilir su kaynakları da, bu teknoloji ile kendisini yenileyebilecektir. Belki de yakın bir tarihte insan vücudunda çalışabilecek biyolojik ve farmakolojik bilgisayarlar bu şekilde üretilebilir. Nanoteknoloji için, çağımızın anahtar teknolojisi olduğunu söyleyebiliriz.

Nanoteknolojinin hayatımıza etkileri nelerdir?

Şu bir gerçek ki nanteknoloji gelecekte insanlığın kökten değişimlere hazırlıklı olması gerektiğini şimdiden birçok uygulaması ile göstermektedir. Herkesin kendi bilgisayarını ürettiği ve emirler verdiği sistemler düşleyelim. Atomların sonsuz kere tekrar tekrar dönüştürülebilir olması ile birlikte sermayeler, para birimleri, ticaret hayatı ne şekilde şekillenir; bunlar da merak konusudur. Bilim insanlarının hayal ve bilgi dünyasına açık birçok yenilikle, belki de doğada taklit edilemeyen hiçbir şey kalmayacak. Maddelerin nano dünyalarının makro dünyalarından farklı olduğunu düşündüğümüzde kimyasal birçok reaksiyonun da açığa çıkma olasılığı doğmuş olacaktır.

Nanoteknolojinin yararları nelerdir?

Daha az maliyet ve daha fazla üretim sağlanabilir. Yaşam kalitesinin artmasında önemli bir etkendir. Daha sağlıklı ve güvenli bir yaşam sunar. Zaman ve maliyet kaybı en az seviyelere düşebilir. Ben daha çok gıda ve sağlık sektörümüzde kullanılan su bazlı, nanoteknoloji bir ürün olan SUPER OKSİDE SU’dan bilgi vermek istiyorum. Amerikalılar ve İngilizler, bu üründen ‘Mikrop savar mucizevi su’ diye bahsediyorlar.

(BBC ve Daily Mail’in internet sitesi, New Scıentıst Dergi haberi) Bu mucize ürünün; bakteri (sporlular dahil), virüs ve mantarlara karşı etkili olduğu, ayrıca hastane mikrobu olarak bilinen MRSA’yı da yok ettiği, lejyonellaya ve biofilme karşı da etkili olduğu, başta Almanya olmak üzere ABD ve İngiltere gibi ülkelerde çok sayıda çalışma yapılarak kanıtlanmıştır. ABD ve İngiltere’de yara iyileştirme konusunda ruhsatlandırılarak satışına izin verilen ürün için Almanya’da da özellikle sağlık alanında çalışmalar yapılmaktadır. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlı ürünler bulunmaktadır. (Daha sonra yapılan çalışmalarda gıda sektöründe özellikle sebze meyvelerin üzerinde bulunan zirai tarım ilaçlarını (pestisitler) çözdüğü görülmüş ve raporlanmış). Süper Oxidized Water, dünyada 1990’lı yılların ortasından itibaren kullanılmaya başlanmış ve bu tarihten sonra kendisine geniş bir kullanım alanı bulmuştur.

ABD’de FDA ( Food and Drug Administration, No.178.1010) ve EPA ( Environmental Protection Agency), Almanya’ da ise BAUA (N-26585) tarafından temiz, doğaya, insanlara, hayvanlara ve bitkilere zarar vermeyen, yüksek düzeyli bir dezenfeksiyon ve sterilizasyon ürünü olarak onay almıştır. Gene Alman DIN normlarına ürün kullanım tavsiyesi olarak girmiştir. İnsanoğlu bakmış doğa, insan ve hayvan vücudu bu ürünü bir şekilde kendini korumak için üretiyor, biz nasıl üretiriz deyip çalışıp sonuçta bu ürün ve cihazı yapmış. Doğa, güneşin UV ışınları veya yıldırımlar vasıtasıyla dünyanın etrafında koruyucu kalkan oluşturur ve öldürücü radyasyon etkisine karşı tüm canlıları ve dünyamızı korur.

Yıldırımlar sonucu oluşan bu doğal dezenfektan havayı temizler. Özellikle yükseltilerde ve deniz kenarlarında, taze hava kokusu diye içimize çektiğimiz, havada bu hissi yaratan, yıldırımlar sırasında meydana gelmiş olan doğal bir dezenfektandır. Klorür iyonu Hazar denizi, Lut gölü, Utah’daki Büyük Tuz Gölü gibi iç denizlerin ve okyanus sularının başlıca eksi yüklü iyonudur. Ayrıca örneğin sodyumla birleşmiş halde kaya tuzu minerallerinde yer alır.

Klor insanların ve hayvanların vücut sıvılarında ve mide sindirim sıvılarında ise hidroklorik asit yer alır. Deniz suyu, klor bileşiklerinin en fazla bulunduğu doğal kaynaktır. Okyanuslar aracılığıyla atmosfere her yıl milyonlarca ton metil klorid ve inorganik klor salınır. Doğal bir proses olarak vücut, bakteriler ve virüsler tarafından saldırıya uğradığı zaman, vücudun duyusal sistemi harekete geçerek saldırgan mikroorganizmaları imha etmek için NÖTROFİL adı verilen özel tip kan hücrelerini o bölgeye bol miktarda gönderir.

Vücudun ürettiği bu kimyasal, en güçlü doğal dezenfektan olup insanlara ve sıcakkanlılara karşı toksik olmayan, son derece etkili ve hızlı hareketli olan Hipokloröz asit veya HOCL denilen bileşiktir. Klor doğal olarak vücudumuzda da kan, deri ve dişlerimizde bulunur. Hipokloröz Asit, enfeksiyonla mücadele için vücudumuzun da ürettiği son derece etkin bir antimikrobiyal ajandır. Vücudumuzda nötrofiler gibi beyaz kan hücreleri enfeksiyon tarafına geçerek bakteri ve virüs gibi patojenlere karşı tepki vererek onların etrafını sarıp hipokloröz asit kullanarak yok ederler. Gözyaşımız da gözümüzü dışarıdan gelecek mikroplara karşı korumak için aynı sıvıyı üretir. ‘Süper okside su’ da doğanın ve vücudumuzun ürettiği sıvı ile aynı özelliklere sahiptir. Gıda sektörümüzde kullanılan kimyasallar maalesef kimyasal özelliklerinden dolayı insana, hayvana, bitkilere ve çevreye zarar verebilmektedir. Kimyasal kalıntılardan dolayı birçok kanser vakaları ile karşı karşıya gelmekteyiz.

SÜPER OKSİDE SU (Elektrolize su)

Bir elektrik akımıyla bir sıvı içinde bulunan sodyum klorürün (tuz), elektrokimyasal aktivasyonla üretilmesi ile ortaya çıkar. Suyun elektrolit olarak kullanılması durumunda oluşan suya da “ Elektrolize su” denilir. Elektroliz işlemi, elektroliz kabı veya tankı denilen bir ekipman (bir hücre) içinde uygulanır. Bu hücre içinde birbirine değmeyecek şekilde iki elektrot bulunur. Elektrotlar anot ve katot olarak isimlendirilir. Anot; yükseltgenmenin (elektron verme olayının), katot; indirgenmenin (elektron alma olayının) gerçekleştiği elektrottur (15). Elektroliz; yükseltgenme indirgenme reaksiyonları temeline dayanmaktadır. Kimyasal reaksiyonlarda, elektronların bir molekülden diğerine nakledilmesine, yükseltgenme indirgenme veya redoks reaksiyonları denilmektedir.

(19) Geniş kullanım alanına sahip Süper Okside Su, dezenfektanın ana unsurunu mikropların hücre duvarını delen elektrik yüklenmiş moleküller olan oksiklor iyonları oluşturmaktadır. İçeriğinde bulunan Hipokloröz Asit (HCLO), bakterilerin manyetik alanını Hidrojen (H) atomu sayesinde kolaylıkla geçmekte, daha sonra ise elektrik yüklü moleküller membranını delerek yok etmektedir. Bu işlemi bir dakika gibi kısa bir sürede yapmakta, işlem sonrasında kalıntı bırakmayarak durulama gerektirmemekte, kullanılan alana zarar vermemektedir.

Hijyen Grup Ltd. Gıda Hijyeni Grp Koord. Mehmet Baki Asutay

YAZARIN SON 5 MAKALESİ